Sakarya, doğal güzellikleri ve dinamik yapısıyla Türkiye’nin önemli şehirlerinden biri olsa da, aynı zamanda büyük bir deprem riskiyle karşı karşıya. Son zamanlarda başta Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar ve SATSO Başkanı Akgün Altuğ olmak üzere birçok kişi ve Sivil Toplum Kuruluşları tarafından her platformda dile getirilen kentsel dönüşüm konusu için toplumda önemli bir farkındalık oluşturuldu. Ancak farkındalık tek başına yeterli değil; şimdi harekete geçme zamanı.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘Senin Şehrin Senin Planın’ mottosuyla düzenlediği Dış Paydaş Çalıştayı’nda konuşan Başkan Yusuf Alemdar Sakarya’nın geleceği için çarpıcı bir tablo çizdi. Alemdar, ‘Bir farkındalık oluşturalım. Gelin birlikte bu şehirde kısır döngülerle küçük menfaatlerle değil, milletin bekasını sağlayabilecek adımlar atalım. Bir yerden başlamak, risk almak lazım. Biz bir yerlerde bedel ödemekten korkarak adım atmazsak yarınları göremeyiz. Bu şehirde bir deprem olduğunda nüfusumuzun yarısını kaybederiz’ diyerek, deprem riskini ve Sakarya’da kentsel dönüşümün aciliyetini vurguladı.
Başkan Alemdar’ın konuşmasında yer alan ‘Milletin bekası’ vurgusu, kentsel dönüşüm konusunda en önemli anahtar kelimelerden biri. Kendi çıkarlarımızın yerine, gelecek nesillerin yaşayacağı bir Sakarya inşa etmek için birlikte hareket etmeliyiz. Ancak bu, kolay bir süreç değil. Mevcut durumu değiştirmek için risk almak, konfor alanından çıkmak ve zor kararlar almak gerekiyor. Belki de bu süreçte bazı maddi kayıplar yaşayacağız, ancak kaybetmekten korkarak adım atmazsak, yarınları hiç göremeyebiliriz.
Sakarya, kaçınılmaz bir gelecekle karşı karşıya. Ya depreme hazırlıklı bir şehir olacak, ya da yıkımın acı sonuçlarını yaşayacak. Şimdi, risk almanın zamanı geldi. Birlikte hareket ederek, Sakarya’yı yeniden inşa etmek ve gelecek nesillere yaşanabilir bir ortam bırakmak zorundayız.
Sakarya’nın geleceği, bugün alacağımız kararlara bağlı. Kentsel dönüşüm, sadece bir inşaat süreci değil, aynı zamanda şehrimizi geleceğe taşıyacak bir dönüşüm süreci. Bu süreçte, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası ve vatandaşlar olarak hep birlikte hareket etmeli, ortak akılla çözümler üretmeliyiz. Aksi takdirde, deprem gibi büyük bir felaketle karşı karşıya kaldığımızda çok geç olabilir.